1983 yılında Doğu Beyazıt’ta doğan Berkan Baycan, çocukluğunu antik uygarlıkların ve mitolojinin doğduğu Anadolu ve Mezopotamya kentlerinde geçirir. Babasıyla çıktığı yolculuklarda gördüğü antik uygarlıklara ait izlerden derinden etkilenir.
Sanat yaşamı, çizimlerindeki farklılığı gören annesinin bir gün eve getirdiği resim malzemeleriyle tanışmasıyla başlayan Baycan, eğitimine başlamak için ailesiyle birlikte İstanbul’a yerleşir. Bu yeni dünyada yıldızlar yerine kentin ışıkları, dağlar yerine yüksek binalar vardır. Ortaokul ve lise yıllarını karikatür çizerek geçirir, Bursa Üniversitesi’nde Maliye Bölümü’nde lisans eğitimini tamamlar. Mimarlık eğitimi alan üniversite arkadaşlarının çalışmalarına dahil olarak tasarım ve sanat fikirleriyle ilgilenmeye devam eder.
Lisans eğitimini tamamladıktan sonra Londra’ya yerleşen Baycan, ilk kez gördüğü çağdaş sanat eserleri karşısında adeta büyülenir. Michelangelo ve Rembrandt gibi dünya sanat tarihinin büyük sanatçıları tarafından üretilen işleri yakından görmek, sanata karşı olan tutkusunu pekiştirir.
Son on yılda kendine ait bir dil ve biçem arayışında olan Baycan, bir gün rüyasında kendisini Anka Kuşu’nun kanadında, bilmediği bir şehrin üzerinde gece karanlığında uçarken görür. Kuşun kanatlarından aşağıya baktığında şehrin ışıkları nokta şeklindedir. Uyandığında hayal ettiği antik şehirleri artık nasıl çizeceğini biliyordur. Belleğindeki çocukluk anlarını ışıklı formlara dönüştürerek tuval üzerinde çalışan Baycan, işlerini Puantilist teknik kullanarak üretmeye başlar.
Uzamda nasıl her boyut bir noktayla başlıyorsa Baycan’ın eserleri de noktanın kullanılması ve yayılmasıyla başlar ve üzerinde çalıştığı tuvalin yönlerini belirler. Form arayışından uzakta, çizgisel bir yaklaşımla oluşturduğu antik kentler ve gökyüzünde uçan mitolojik kuşlar onun imge evrenini oluşturur. Noktaların yarattığı tematik teknik Berkan Baycan’a özgü bir estetik dil ortaya çıkarır. Sanatçı böylelikle, belleğin inşası, arketipleri şimdiye taşıma ve noktalama yöntemiyle yeni bir uzam ilkesi yaratır.